3000 TL VE ÜZERİ KARGO ÜCRETSİZ
YEMEKLİK ZEYTİNYAĞINDA %30 İNDİRİM
AVANTAJLI FİYATLAR, KAÇIRILMAYACAK FIRSATLAR
5LT ZEYTİNYAĞLARDA 3 AL 2 ÖDE FIRSATINI KAÇIRMA

İmece sofraları, Anadolu’nun en kıymetli miraslarından biriydi. Çünkü zeytinliklerde yalnızca zeytin değil; birlik, dayanışma ve dostluk da toplanırdı. Gün batımının kızıllığı dalların arasından süzülürken, toprak kokusuna karışan taze zeytin rayihası etrafa yayılırdı. Çocukların kahkahası zeytinlikte yankılanır, büyüklerin sohbetine eşlik ederdi. Ekmeğe bandırılan yağın kokusu, hem sofrayı hem de yürekleri doyururdu. O sofralarda herkes emeğin değerini bilir, paylaşmanın tadına varırdı.
Hasadın Ardından Kurulan Sofralar
Zeytin toplama işinin ardından gelen en güzel an, imeceyle kurulan sofralardı. Gün boyu dallara asılıp yorulan eller, akşam olduğunda aynı sofrada buluşurdu. Büyükçe bir ağacın gölgesine serilen masa bezinin etrafında, kalaylı tabaklar parıldar; bakır tencerelerde pişen zeytinyağlı yemeklerin kokusu köyün her yanına yayılırdı. Sohbet eşliğinde uzatılan tabaklar, aynı ekmekten koparılan lokmalar yılların dostluğunu pekiştirirdi.
O sofralarda statü, unvan ya da ayrım olmazdı. Herkes yan yana oturur, aynı kazan kaynar, aynı kaşık paylaşılan yemeğe dalardı. Büyük kazanlarda pişen yemekler eşitçe dağıtılır, günün yorgunluğu birlikte atılırdı. Sıcacık muhabbet, gökyüzünde parlayan yıldızlarla birleşir; sofrada sadece karınlar değil, gönüller de doyardı.
İmece sofralarında zeytinyağı yalnızca yemeklere lezzet katmazdı; aynı zamanda herkesi aynı tabakta, aynı ekmek lokmasında buluşturan görünmez bir bağ olurdu. Büyük kazanlarda kaynayan yemeklerin ortak tadı, sofraya oturan herkesin eşitliğini, emeğini ve paylaşılan sevinci simgelerdi. Zeytinyağı, o sofraların hem bereketi hem de birleştirici gücüydü.
Bugünün Sofralarına Davet
Nermin Hanım Zeytinliği’nde üretilen her damla yağ, işte bu kültürün sessiz devamıdır. Şişelere dolan yalnızca yağ değildir; emeğin, dayanışmanın ve bereketin ruhudur.
Sofranıza kattığınız her damla, geçmişin imece sofralarından bugüne uzanan görünmez bir köprüdür. O damlanın içinde, zeytin dallarının arasından süzülen güneşin ışığı da vardır, toprağa karışan alın terinin izleri de.
Doğanın renklerinin yavaş yavaş yeşilden sarıya döndüğü, havanın serinliğini hissettiren sonbahar mevsimi aynı zamanda mutfakta da bir dönüşüm başlangıcının habercisidir.
Tarhana, Anadolu mutfağının en eski ve en özel fermente yiyeceklerinden biridir. Asırlardır köy meydanlarında serilen bezlerin üzerinde kurutulur; kış hazırlıklarının en kıymetli parçası, sofraların vazgeçilmez lezzeti olur.
Anadolu’nun bereketli topraklarında yetişen zeytin ağaçları, geniş ve uzun gövdeleriyle serinletici gölgelikler sunar; aynı zamanda Anadolu Kültürünün, emeğin ve bir yaşam biçiminin izlerini de yansıtır. Bu kültürün görünmez kahramanları ise doğa gibi sessiz, sabırlı ve güçlü olan Anadolu Kadınlarıdır.