3000 TL VE ÜZERİ KARGO ÜCRETSİZ
ÇOK AL AZ ÖDE FIRSATLARI İÇİN KAMPANYA VE FIRSATLAR KATEGORİSİNE TIKLAYIN!
KAMPANYA VE FIRSATLAR: AVANTAJLI FİYATLAR, KAÇIRILMAYACAK FIRSATLAR
5.000₺ VE ÜZERİ ALIŞVERİŞLERİNİZDE EDREMİT YEŞİL & GEMLİK SİYAH ZEYTİN HEDİYE!

İmece sofraları, Anadolu’nun en kıymetli miraslarından biriydi. Çünkü zeytinliklerde yalnızca zeytin değil; birlik, dayanışma ve dostluk da toplanırdı. Gün batımının kızıllığı dalların arasından süzülürken, toprak kokusuna karışan taze zeytin rayihası etrafa yayılırdı. Çocukların kahkahası zeytinlikte yankılanır, büyüklerin sohbetine eşlik ederdi. Ekmeğe bandırılan yağın kokusu, hem sofrayı hem de yürekleri doyururdu. O sofralarda herkes emeğin değerini bilir, paylaşmanın tadına varırdı.
Hasadın Ardından Kurulan Sofralar
Zeytin toplama işinin ardından gelen en güzel an, imeceyle kurulan sofralardı. Gün boyu dallara asılıp yorulan eller, akşam olduğunda aynı sofrada buluşurdu. Büyükçe bir ağacın gölgesine serilen masa bezinin etrafında, kalaylı tabaklar parıldar; bakır tencerelerde pişen zeytinyağlı yemeklerin kokusu köyün her yanına yayılırdı. Sohbet eşliğinde uzatılan tabaklar, aynı ekmekten koparılan lokmalar yılların dostluğunu pekiştirirdi.
O sofralarda statü, unvan ya da ayrım olmazdı. Herkes yan yana oturur, aynı kazan kaynar, aynı kaşık paylaşılan yemeğe dalardı. Büyük kazanlarda pişen yemekler eşitçe dağıtılır, günün yorgunluğu birlikte atılırdı. Sıcacık muhabbet, gökyüzünde parlayan yıldızlarla birleşir; sofrada sadece karınlar değil, gönüller de doyardı.
İmece sofralarında zeytinyağı yalnızca yemeklere lezzet katmazdı; aynı zamanda herkesi aynı tabakta, aynı ekmek lokmasında buluşturan görünmez bir bağ olurdu. Büyük kazanlarda kaynayan yemeklerin ortak tadı, sofraya oturan herkesin eşitliğini, emeğini ve paylaşılan sevinci simgelerdi. Zeytinyağı, o sofraların hem bereketi hem de birleştirici gücüydü.
Bugünün Sofralarına Davet
Nermin Hanım Zeytinliği’nde üretilen her damla yağ, işte bu kültürün sessiz devamıdır. Şişelere dolan yalnızca yağ değildir; emeğin, dayanışmanın ve bereketin ruhudur.
Sofranıza kattığınız her damla, geçmişin imece sofralarından bugüne uzanan görünmez bir köprüdür. O damlanın içinde, zeytin dallarının arasından süzülen güneşin ışığı da vardır, toprağa karışan alın terinin izleri de.
Zeytin ağacının o gümüşi yeşil yapraklarının rüzgarda nasıl dans ettiğini hiç izlediniz mi? Anadolu topraklarında "Ölmez Ağaç" olarak bilinen zeytin, asırlara meydan okuyan gücünü sadece gövdesinden veya meyvesinden değil, aslında o narin yapraklarından alır.
Sabahın o en sessiz anını hayal edin... Mutfak penceresinden süzülen ilk güneş ışıkları tezgaha vururken, eliniz koyu renkli, zarif bir şişeye uzanıyor. Kapağı çevirdiğinizde odaya yayılan o taze çağla ve yeni biçilmiş çimen kokusu, adeta doğanın size bir "günaydın" hediyesi.
O minicik kaşığın, bebeğinizin dudaklarına değdiği ilk anı düşünün... Yüzündeki o şaşkın ifade, yeni tatları keşfetme heyecanı ve tabii ki sizin içinizde beliren o tatlı telaş: "Acaba sevecek mi?", "Midesine dokunur mu?", "Bu ürün onun için yeterince doğal mı?"