Ege’nin sabahında rüzgar hafifçe eserken, zeytin yaprakları güneşi selamlar. O sessizliğin içinde kara bir gölge belirir; kara tavuk. Her sabah aynı ağacın dallarına konar, toprağın kokusunu içine çeker. Görünürde sıradan bir kuş gibi dursa da, zeytinliğin gizli kahramanlarından biridir o.
Kara tavuk, zeytinleri sever. Olgunlaşan meyvelerden yer, ama çekirdeklerini sindiremez. İşte doğanın mucizesi tam da burada başlar. Yediği zeytinlerin çekirdeklerini farklı yerlere bırakarak, yeni zeytin ağaçlarının filizlenmesine yardımcı olur. Her uçuşunda, farkında olmadan toprağa bir yaşam armağan eder.
Bu döngü, Ege’nin bereketli topraklarında yüzyıllardır sürer. Doğal üretimin kalbi olan zeytinyağı, aslında sadece insan emeğinin değil; kara tavuğun, rüzgârın, güneşin ve toprağın da ortak eseridir. Kimyasal kullanılmadan, doğanın ritmine uyularak yapılan üretimlerde bu denge korunur.