Athena’nın Hediyesi: Zeytin Ağacının Doğuşu

Ege’nin rüzgarı, yüzyıllardır aynı hikâyeyi anlatır; “Zeytin, bilgelikle başlar.” Antik çağlarda, güneşle denizin buluştuğu o topraklarda yeni bir şehir kurulmak üzeredir. Tanrılar arasında tartışma çıkar, kimin adı verilecektir bu şehre?

Denizlerin güçlü tanrısı Poseidon, üç dişli mızrağını yere vurur. Topraktan sular fışkırır, gür bir ses yükselir: “Bu şehir bana ait olmalı!” der. Ardından bilgelik tanrıçası Athena sessizce ilerler, elindeki asayı toprağa dokundurur. O anda küçük bir filiz belirir — ilk zeytin ağacı. İnsanlara barışı, bereketi ve bilgeliği simgeleyen bir armağandır bu. Halk, Athena’nın hediyesini daha değerli bulur ve şehre onun adı verilir: Atina.

O günden sonra zeytin, Ege’nin kalbinde yalnızca bir ağaç değildir artık. O, doğanın dilidir; sabrın, emeğin ve umudun sembolüdür. Zeytinyağı, bu kutsal armağanın meyvesidir. Kimyasal karışmadan, doğaya saygıyla, sabırla üretilir. Doğal üretimin özü budur zaten; zamana güvenmek, doğanın ritmine ayak uydurmak.

Bugün Ege’nin zeytinliklerinde rüzgâr her estiğinde, Athena’nın sesi duyulur sanki. Her yaprak, eski bir hikâyeyi hatırlatır: Barışı ve bereketi